KÖYÜMÜZDE YUNAN MEZALİMİ:

        [kaynak:sivrihisar tarihi,yunan mezalimi]

   

Köyümüz eski adı ile Babullu,yu Yunan istila ettiği zaman köyümüzdeki evlerin tamamı Gazi Mustafa Kemal,in askerlerinin bozguna uğrattığı yunan askerleri geri dönüşlerinde yakmıştır.Sadece Camimiz yanmamıştır.Yunan ülkemizi terk ettikten sonra köy halkı evleri yapılana kadar Köyümüzde bulunan Cami köşesinde barınmışlar.

   Bu arada Köy halkımızdan "KARA MUSTAFA-""KARA DAYI lakaplı Mustafa ADALIOĞLU,nun evi tamamen yanmasına rağmen evin enkazının altında kalan  bir KURAN-ı Kerim sandığın üzerinde yanmadan sadece kenarları hafif olarak yanmış ve sararmış olarak kalmıştır.Bu da ALLAH,ın ve Kutsal kitabımızın bir mucizesi olarak sağlam olarak Mustafa ADALIOĞLU,NUN torunu emekli Dz.Subay Metin  POLAT,tarafından bu güne kadar  hatıra olarak
saklanmaktadır.

(fotoğrafda yanmayan Kutsak kitabımızı bu güne kadar saklayan Metin POLAT görülmektedir.)

 

KutsaL Kitabımız Kuranı Kerim,Yunan askerleri tarafından yakılmasına rağmen,ev tamamen yanmasına rağmen,Kuran-ı Kerim yanmamış,sadece kenarlarında hafif yanmalar vardır.Bu da Kutsal kitabımızın mucizelerindendir.(AKILLARA DURGUNLUK VEREN BİR MUCİZE.)

                                                                                                                                                                                                                                                                              

             BABULLU KÖYÜMÜZ;

YUNAN HARBİ YILLARINDA 12 HANELİDİR.

   O yıllarda Kapusuzoğlu lakabı ile  Halil ağa,Bekir ağa ,Kara dayı lakaplı Mustafa ADALIOĞLU ve kardeşleri ,Şimdiki ADALIOĞLU sülalesi;

   Zülfikaroğlu lakabı ile de bu günkü KILIÇ soyadını taşıyan sülale hüküm sürmüşlerdir.

   Halil ağanın erkek kardeşlerinden olan KARA DAYI ,veya Kara oğlan Lakabı ile Mustafa ADALIOĞLU da seferberlikte çektiği esir hayatını anlatırdı.O tarihlerde Tv.olmadığı için insanlar birbirleri ile konuşarak,hoş sohbet ederek,savaşlarda çektikleri esareti anlatırlardı.Gece geç saatlere kadar onların açlıkla,yokluklarla,fakirlikle acı tatlı anılarını anlatır,küçüklerde saygı ile heyecenla onların hoş sohbetlerini dinlerdik.Kara dayı da yunan harbini ve Çanakkale harbini bizzat yaşamış düşman elinde esir olmuş, köyümüzün saygın insanlarındandır. 

    Köyümüz halkından seferberlik ilan edildiğinde,Kurtuluş savaşında Zülfikar oğlu 1285 doğumlu İsmail,Kardeşleri 1295 doğumlu mustafa ve 1305 doğumlu Ali, Çanakkale harbinde şehit olmuşlardır.Sivrihisar Askerlik şubesi kayıtlarını kendim araştırdım,Zülfikar oğlu İsmail Çanakkalede,lefkoşe mezarlıklar müdürlüğünün Sivrihisar Askerlik şubesine gönderdiği resmi yazıya göre,1295 doğumlu Mustafanın  şehit olduğu mezarının da lefkoşede olduğu yazılıdır.1305 doğumlu Alinin Çanakkaleye gittiği fakat akibetinden haber alınamadığı resmi kayıtlarda yazılıdır.(delil.Sivrihisar askerlik şubesi ve mal müdürlüğü eski kayıt defterlerinde bulunan belgelerden bilgi aldım.)

   Yine köyümüz halkından 1317 doğumlu A.Salim ÇUBUKÇUOĞLU Çanakkale gazisi olduğu Sivrihisar Tarihi kayıtlarında yazmaktadır.

   ZÜLFİKAROĞLU İsmail in kardeşleri;

   1285 doğumlu İsmail ölüm tarihi Çanakkale savaşına tekabül etmektedir.

   1293 doğumlu Bekir,1330 yılında vefat etmiştir.

   1295 doğumlu Mustafa ölüm tarihi belli değildir.

   1305 doğumlu Ali,1333 yılında vefat etmiştir.

   1306 doğumlu Kezban ölüm tarihi belli değildir.

   O yılları çocuk yaşındaki annem şöyle anlatıyordu."Köyümüze yunan askerlerinin gelişini  doğruk başı denilen yerden baktığında Hamam Karahisar tarafından geldiklerini gördüklerinde köy halkının tamamı toplu halde küçük oluk istikametine doğru kaçtık.Yunan askerleri köye girişlerini uzaktan izledik,Köye girerlerken Halil ağa,Bekir ağa çıkın ortaya kimseye bir zarar vermiyeceğiz,diye bağırıyorlardı.Tabi köyde kimse yoktu,Yunan askerleri çekilince akşam karanlığında köye yavaş yavaş yaklaştık.Başımızda büyüğümüz erkeklerden vardı.Yavaşça köye girdik,Musaların evin önünde bir at bağlı idi,Yavaşça eve yaklaştığımızda yunan askeri bizi fark etti ve namluyu  doğrulttu.yunanca birşeyler söyledi,Başımızdaki Musa dayımdı,Ona çete nerede,Siliban kaç saat diye türkçe söyledi,oda 3 saat dedi,Haydi sen bana kılavuz dedi atına bindi ve Musa dayımın kulağından tutarak alıp götürdü.Başımızda yaşlı erkeklerden bir,iki kişi vardı.Hava karardı köye giremeden Tekrar küçük oluk mevkiine doğru gittik.Ayın karanlığı idi,Göz gözü görmüyordu.Kundakta çocuklarda vardı,ağladıkça annesi yunan askerleri duyar diye ağzını tutuyordu.Küçük oluğa vardığımızda acı bir süpiz bizi bekliyordu.Tam Yunan askerlerinin üzerine varmışız.İstirahat ediyorlarmış.Bizim ayak seslerimizi duyunca hemen mermileri sürdüler ve ateş ateş diye sesler yükseldi.İçlerinden birisi bizi silahsız olduğumuzu fark etmiş olmalı ki durun durun ateş etmeyin dedi.Başımızdaki erkekler teslim teslim diye bağırdı.Bizi askerler köy halkı olarak esir aldılar.Sonradan öğrendiğimize göre başlarındaki komutan Türkmüş daha sonra yunan vatandaşı olmuş.Bize iyi muamele etti.Türkçe konuşuyordu.Dediki sabah olsun  elimizde esirler var ne yapalım diye,Atinaya  bildirelim.Vurun emri gelirse vururuz,yok serbest bırakın diye emir gelirse serbest bırakırız dedi.Heyacanla sabahı bekledik,bu arada kundakta olan çocuklar ağladıkça Yunan askerleri sus çete duyar ağlatma diye ikaz ediyordu.(Çete dedikleri bizim 150 kişilik Türk Askeri imiş,şimdiki özel harekat gibi attığını vuran bir birlikmiş.) Bu çete dedikleri birlik ise Siliban şimdiki adı ile İstiklal bağı köyünde olduğunu tahmin eden yunan askerleri, peşlerinden gidiyorlarmış.Sonradan öğrendik bu çete dedikleri Türk birliği  tam bir savaşçı birlikmiş,Yunan askerlerinin korkulu rüyası imiş.Daha sonra öğrendiğimize göre Sivrihisara giren Türk birlikleri Seydi hamamın önündeki büyük bir dereye adete yunan askerlerinin cesetlerini doldurmuşlar.Sivrihisarı,da işgald şehrin ileri gelenlerinden Hekimin Osman önlemiştir.

   Sabah aydınlanmaya,şafak sökmeye başladığında bizde tam bir ölüm korkusu başlamıştı ki bize yaklaşan Türk asıllı komutan,Köy halkının Yunan askerlerine yaptığı gıda yardım listesini okudu ve bizleri serbest bıraktılar.

    Akşam olup köye döndüğümüzde bazı evler yanmış halen dumanlar çıkıyordu,hatta bir ineğimiz yunan askerlerinin elinden kaçarak eve döndü,o dahi düşman istilasına uğradığımızı sezmiş olmalı ki eve giremedi saatlerce evin etrafında moğurduğunu hatırlıyorum"diye anlatırdı.